10 Nisan 2012 Salı

Rönesans Resmi, Barok Dönem Resmi ve Alfred Steigliz

 


Rönesans dönemiyle beraber kompozisyon üçgen içerisinde ve tamamlanmış hissi uyandıracak şekilde sunuluyordu. Barok dönemle birlikte figür- zemin ilişkisi, kompozisyonun kanvasta ele alış biçimi köklü değişikliklere uğramıştır. Artık kompozisyon oval; yani çift merkezli bir yapının içerisinde sunulup figürün zemin üzerinde kaybolduğu yeni ilişkiler aranmıştır. Rönesans ve Barok dönem resimlerinde kompozisyon kanvasın içinde tamamlanmış bir şekilde yer almaktadır.
Piet Mondrian, tablolarında kanvas içerisinde tamamlanmış bir kompozisyondan ziyade modüllerin ve ilişkilerin devam ettiği bir durum ortaya koyar. Yeni bakış açıları getiren bu anlayışın izlerini modern mimaride ve diğer sanat dallarında gözlemlemek mümkündür.


9 Nisan 2012 Pazartesi

Sigmund Freud ve Adolf Loos

                                          http://my.ilstu.edu/blogs/bhakman/2010/04/06/freuds-room/
                                          http://www.galinsky.com/buildings/villamueller/mueller3.jpg

Sigmund Freud, ortaya koyduğu psikanaliz ve bilinçaltı kavramlarıyla alanı dışındaki bir çok disiplini de etkilemiştir. İlkel benlik (id-bilinçaltı) olarak tanımladığı, insanın bir çok davranışının altında yatan gerçek sebeplerin bilinçaltından kaynaklandığını öne sürer. Freud'a göre toplum ve ahlaki değerler tarafından bastırılmış olan duygu ve düşünceler uygun bir ortam bulduklarında ortaya çıkarlar ve bu saklı bilinçaltı dünyasının beslenmesi için de bezemenin gerekli olduğuna inanır. Odasının tasarımında da kullanılan bir çok bezemeyi imajda görmek mümkündür.
Diğer bir taraftan çağdaşı olan Adolf Loos ise bezemenin ilkel topluluklara ait olduğunu ve dövme gibi bezeme yaptıranların potansiyel birer suçlu olduklarını savunur. İlkel topluluklardaki bezemenin bir amacı olduğunu; fakat modern dünyada bezemenin yeri olmadığını; hatta bir suç olduğunu düşünür. Müller House(1924)'da çok sade bir cephe tasarımıyla beraber, Adolf Loos'un eleştrilerde bulunduğu şehir hayatına sırtını dönen cephe anlayışı dikkat çeker. Modernizm'in iki öncüsünün bezeme konusunu ele alış şekilleri açısından temel  farklılıklar bu şekildedir.